Üreticiler Hammadde Alımını Durduruyor!
Kasım ayından itibaren dünyanın farklı yerlerindeki OPEC benzeri “Kartel” yapıdaki petrokimya şirketleri çeşitli bahanelerle üretimlerini kısıp hammadde arzını azaltarak, fiyatların hızlı bir şekilde artmasını sağladı.PAGEV tarafından konu ile ilgili yapılan açıklamada “Daha önceki yıllarda da “Kartel” kurmaktan sabıkalı olan petrokimya sektörü, birçok ülkenin rekabet kurumlarınca defalarca bu yüzden ceza almalarına rağmen, kartel sebebiyle oluşan karlılığın yüksekliği, pandeminin yarattığı tedarik zinciri kırılmaları, lojistik sorunları ve daha önemlisi ekonominin kırılganlığından endişe eden hükümetlerin müdahaleden imtina etmeleri sebebiyle bu konuda başarılı oldular.” ifadeleri kullanıldı.
Plastik hammaddelerinin son 9 ay içerisinde ortalaması yüzde 150’yi bulan oranlarda zamlandığına dikkat çekildi.
Üreticilerin karşı karşıya kaldığı hammadde zamları sebebiyle, öncelikle fiyat istikrarının kaybolduğu ve maliyet hesabı yapmanın, fiyat vermenin güçleştiğine dikkat çekildi. Özellikle kontratlı işler, ihaleler gibi sabit fiyatlı işler alan firmaların, zamlar dolayısıyla maliyetlerine gelen artışı müşterilerine yansıtmakta zorlanmaya başladığına değinildi.
Sektörde ürün maliyetinin, ortalama yüzde 60'ının hammadde maliyeti olduğu vurgulanarak hammaddedeki yüzde 150'lik artışın bitmiş ürün maliyetine etkisinin yüzde 90 olduğu belirtildi. Yüzde 90’lık artışı kabul etmek istemeyen müşterilerle ilişkilerin bozulduğu ve kontratlı işlerde cezalara maruz kalındığı belirtilerek firmaların yüzde 90’lık maliyet artışını sineye çekerek, müşterilerini kaybetmemek için zararına üretimi göze aldığı ancak her iki durumun da sürdürülebilir olmadığı vurgulandı.
Uzak doğuda hammadde 1000 USD/ton daha ucuz
Açıklamada “İşin en kötü yanı ise bu astronomik fiyat artışları sebebiyle firmalarımızın işletme sermayesinin önemli kısmının, suyun süngerle emilmesi gibi tamamen hammadde ödemeleriyle emilmesidir. Bu durumda işletmelerimiz finansal açıdan daha zayıf ve kırılgan hale gelmekte. Özellikle KOBİ’lerin ağırlıklı olduğu sektörümüzde önemli sayıda firmamız, hammadde alacak finansmanları kalmadığından ya üretimlerini kısıyorlar ya da yüksek faizli banka kredileri ile bu açığı kapatmaya çalışıyorlar.” ifadeleri kullanıldı.
Hammadde maliyetlerindeki fiyat artışı sorununun Türkiye’nin uluslararası rekabetçiliğini yani ihracatını baltaladığının altı çizildi. Hammadde artışlarının dünyanın her yerinde aynı oranda olmadığı, daha önce Uzakdoğu’da üretim yapan mamul üreticisinin, geleneksel olarak Türkiye’deki bir üreticiye göre PP hammaddesini 250 USD/ton daha ucuza aldığı ama şu an bu farkın 1000 USD/ton seviyelerine çıktığı aktarıldı. Sonuç olarak Türkiye’deki üreticilerin Uzakdoğu’daki rakiplerinden 1000 USD/ton daha pahalıya aldığı hammaddeyle ürün yapıp, dünya pazarında rekabet etmeye çalışmak zorunda kaldığı bildirildi. Otomotiv, beyaz eşya, ambalaj, oyuncak, inşaat ve daha birçok alanda mamul ihracatının olumsuz etkilendiği gibi bunun sonucunda doğrudan yabancı yatırımların da daha ucuz yan sanayi girdilerinin temin edildiği ülkelere kaymasının kuvvetle muhtemel olduğuna dikkat çekildi.
Bu süreçte firmaların, hammadde artışlarından ötürü üretimlerine ara vermek zorunda kaldıkları, firmaların bazılarının bu süreçte üretim yapmak yerine, stoklarındaki hammaddeleri satmanın daha avantajlı olması sebebiyle üretim yerine aldığı hammaddeyi daha pahalıya satmayı tercih ettiği ifade edildi. Firmaların üretimden çıkmasının üretimin yanında istihdama ve ihracata da darbe vurduğuna işaret edildi.
Acil çözüm gerekiyor
Bu soruna acilen çözüm bulmak gerektiğine dikkat çekilerek “Türkiye’nin üreten gücü olan sanayiciyi zora sokan yüksek hammadde fiyat artışları, ayrıca enflasyonu da körüklüyor. Gıda ambalajından plastik ipliklerle dokunan kıyafetlere, temizlik malzemeleri ambalajından ayakkabıya, içecek şişelerinden mutfak eşyalarına ve daha birçok alanda tüketicilerin hayatına direkt etki eden plastik ürünler, hammaddedeki fiyat artışlarına bağlı olarak zamlandı. 0,5 litrelik PET su şişede maliyetin yüzde 80’i şişenin kendisidir, çarşı/pazarda satılan kıyafetlerin maliyetinin yüzde 20’si dokundukları plastik ipliğin fiyatıdır, ayakkabı maliyetinin yüzde 25’ini yine plastik taban/kaplama maliyeti oluşturur. Dar gelirli vatandaşın ana öğün yemeği olan en ucuz makarnanın fabrika çıkış maliyetinin yüzde 16’sını da yine plastik ambalaj oluşturuyor. En başta üretici firmalarımızı olumsuz etkileyen bu hammadde artışları er ya da geç tüketiciye de yansıyor. Üretim, istihdam ve ihracatı zorlayan hammadde zamları özellikle dar gelirli tüketiciyi enflasyon üzerinden vuruyor.” denildi. Sorunun sadece sektörel sorun olmanın ötesinde Türkiye ekonomisini tümden tehdit eder boyuta geçmiş durumda olduğu belirtildi.
PETKİM’in fiyatları Türkiye’ye mal verecek yabancılar için de önemli
Açıklamada “Plastik sektöründe herkesin de bildiği gibi PETKİM’in fiyatları, birçok hammadde türünde yurt içi hammadde fiyatlarında referans fiyattır. Türkiye’de hammadde ticaretiyle uğraşanlar, fiyat liderliği yapan PETKİM’i takip ederler, PETKİM zam yaptığında diğer fiyatlarda aşağı-yukarı o çerçevede şekillenir. Türkiye’ye mal satan yabancılar ise PETKİM’in fiyatının altında Türkiye piyasasına girip PETKİM tarafından şikayet edilmemek ve antidamping soruşturması geçirmemek için yine PETKİM’in fiyatını takip etmek durumunda kalırlar. Nitekim şu an içinde bulunduğumuz hammadde kısıntısı ve astronomik fiyatlar altında bile PETKİM’in, Ortadoğulu bir şirketin kendi fiyatlarının altında Türkiye’ye daha ucuz fiyatlı hammadde satarak haksız rekabet yaptığı iddiasıyla açtığı antidamping soruşturması devam etmektedir. Yani yabancılar da Türkiye’ye mal verirken uygun fiyat vermeleri durumunda PETKİM’in antidamping soruşturması açtığını bildiklerinden, bunu göz önüne alarak PETKİM’e göre fiyat oluşturmaktadır.
PETKİM, bize yazdığı yazıda, dünyada böyle bir “kartel” olmadığını savunmakta. PETKİM’in daha önceki yıllarda defalarca birçok ülkede kamu otoritelerince suçüstü yakalanıp, fiyat karteli oluşturmaktan resmi cezalar almış petrokimya firmaları ortadayken, bunları yok sayıp, onları savunma aceleciliğine girip, “Kartel yoktur” şeklinde açıklamada bulunmasını manidar buluyoruz.” ifadeleri kullanıldı.
Kasım ayından itibaren dünyadaki petrokimya tesislerinin çeşitli bahanelerle yakın tarihlerde kapanarak arzın kısıldığı (AB’nin PolymerComply Raporlarından görülebilir), kapanmaların tümünün tesadüf eseri yakın tarihlere denk gelmesinin ise olasılık ve istatistik bilimiyle açıklanamaz bir yaklaşım olduğu belirtildi.
PETKİM’in hammadde fiyatlarının navlun fiyatlarındaki artış sebebiyle zirveye tırmandığını iddia etti ancak PETKİM’in Türkiye’de üretim yaptığı dolayısı ile navlun maliyetinin PETKİM’i değil, Türkiye’ye mal satan yabancı petrokimya şirketlerini olumsuz etkileyeceği ifade edildi.
Öte yandan hammadde fiyatlarındaki artışları, petrol fiyatlarındaki artışa bağlamanın da makul yaklaşım olmadığı çünkü hammadde fiyatlarındaki artışın sebebinin temel olarak arz-talep ilişkisine dayandığı belirtildi.
Açıklamada ayrıca kontratlı hammadde alımlarının ağırlıklı olarak Batı Avrupa ülkelerinde yaygın olduğu ve bunun temel nedeninin de, orada satılan ürünlerin ortalama ihracat kg fiyatının 5 USD üzeri olduğundan kâr marjlarının kontratlı işlemlere müsaade ettiği belirtildi. Türkiye’de ihracat kg fiyatlarının 2,5 USD altında olduğu ayrıca Türkiye'de üretilen hammaddenin, plastik sektör ihtiyacının sadece yüzde 15’ine yetebilecek kapasiteye sahipken tüm firmaların kontratlı alım yapmamalarından ötürü bugün yüksek fiyatlara maruz kaldıklarını söylemenin ciddi çelişki olduğu bildirildi.
PAGEV tarafından yapılan açıklamada “PETKİM, dönem dönem kendi maliyetlerinin de yüksek olmasından yakınıyor. Hatta geçmişte devletin, PETKİM’in girdilerine uyguladığı ÖTV’nin, genel maliyetlerini yükselttiğini belirterek bizden bu konuda katkı istemişlerdir. Bizler de “sanayicimiz daha uygun fiyatlarla mal alabilsin” anlayışıyla bu taleplerine destek vermişizdir. Nitekim yakın tarihte ÖTV sıfırlandı ama hâlâ PETKİM fiyatlarına ÖTV’deki düşüşü yansıtmış değil! PETKİM, devletin alacağı vergiden fedakarlık yapmasıyla oluşan genel giderlerindeki bu ÖTV avantajını, neden yurt içindeki yerli ve milli üreticilerle paylaşmayı düşünmüyor?” denildi.
PAGEV’in çözüm önerileri ve yapılanlar
1-Plastik hammaddelerin ithalatında uygulanan referans fiyat, gözetim, anti damping gibi vergi ve koruma önlemlerinin sıfırlanması
2- PETKİM’in hammaddeyi sadece iç piyasaya yönlendirerek, ihracatı durdurması ve yurt içi piyasadaki arz sıkışıklığını azaltma yönünde katkı vermesi, gerekiyorsa kamunun bu konuda düzenleme yapması
3- Yaşanan spekülatif süreçte PETKİM’in yurt içindeki hammadde tüccarlarının elindeki hammaddeleri alarak, tekrar satması ve bu şekliyle hammaddenin sık el değiştirip daha da zamlanmasına sebep vermekten kaçınması.
4-Geri dönüşüm sanayinin özellikle yurt içinde yatırım ve kaynak ihtiyacını karşılayacak politikalar üretilmesi.
5-Özellikle yiyecek, içecek, tekstil, ayakkabı vb. birçok ürünün maliyetini etkileyecek plastik hammadde fiyat artışının enflasyona doğrudan olumsuz etkisi hakkında kamuoyunun bilgilendirip, uyarılması.
6-Türkiye Varlık Fonu’nun üzerinde somut çalışmalar yaptığı yeni petrokimya yatırımına öncelik verilmesi için kamu ve kamuoyunda
gerekli çalışmaların yapılması.
Hammadde alımını neden, ne zaman, nasıl durduruluyor?
Yurt içinde çalışmalar yapıldığı ancak bu sorunun uluslararası petrokimya kartelinin, çeşitli bahanelerle arzı kısmasıyla oluşan problemin ve dolayısıyla spekülatif fiyat balonunun söndürülmesi için uluslararası çaba da gerektiği belirtilerek bu çerçevede problemin uluslararası boyutunun çözümü için de yine aynı güç birliği içinde “Hammadde Güç Birliği Platformu” ile uluslararası boyutta da çözüm için çalışmaya devam edildiği ifade edildi.
Türkiye’nin Dünyada ve Avrupa’da önde gelen ithalatçılardan olduğu vurgulanarak PAGEV’in Avrupa’daki EUPC yönetiminde görev aldığı ve Çin’deki plastik meslek örgütleriyle de yakın temas içerisinde olduğu bildirildi. Bu çerçevede petrokimya kartellerinin arzı bilinçli olarak kısarak hammadde fiyatlarını astronomik arttırdığı böyle bir dönemde dünyadaki ithalatın yüzde 55’ten fazlasını yapan iki ülkenin, plastik sanayicileri olarak hem üreticileri bu yıkıcı artışlardan korumak hem de günün sonunda iğneden ipliğe birçok üründe kullanılan plastik sebebiyle Türkiye’de enflasyonun körüklenmesini engellemek için alım gücünü kullanarak birlikte ortak akılla hareket edecekleri ifade edildi.
Açıklamada “Dünyadaki iki büyük plastik hammadde kullanıcısı ülke sektörleri olarak Çinli plastik mamul üreticileri, geçmiş yıllarda da kendi içlerinde birlik halinde hareket edip, bu tür suni fiyat artışlarına başarıyla direnmişti. Şimdi dünyadaki iki büyük plastik hammadde kullanıcısı ülke sektörleri olarak stratejik zamanlama ile yapacağımız talep daraltması ile zam oyununu tersine çevirebiliriz. Çinli üretici birlikleri, Çin resmi tatili sonrası (yeni bitti), hammadde fiyatlarını arttırmak isteyen petrokimya şirketlerine direneceklerini, stokları kritik seviyeye gelene kadar hammadde almayacaklarını, mümkün olan ürünlerde geri dönüşümden elde edilen hammaddeler kullanacaklarını, bizlere bildirdiler. Ayrıca bu sene Haziran ayından itibaren Çin’deki çok sayıda yeni petrokimya tesisinin devreye gireceğini bunun da, bu dirençle birleşince piyasayı tersine döndüreceği bilgisini verdiler. Çinli meslektaşlarımız, örneğin bu sene Çin’de PP’de devreye girecek kapasitelerin varolan PP üretimini tek seferde yüzde 15 daha arttıracağını belirttiler.” denildi.
En büyük alıcı Çin’deki bu düşüşü kapatmak isteyen petrokimya şirketlerinin, başta Türkiye olmak üzere yeni pazarlara arz fazlası hammaddeyi satma zorunluluklarının ortaya çıkacağı, bu durumun da hammaddelerde ciddi fiyat düşüşü meydana getireceği belirtildi. Özellikle Çin'de 2021'in altıncı ayına kadar devreye girecek yeni petrokimya tesisleriyle birçok ana plastik hammaddesinde arz fazlası olacağı ve birlikte hareket edip alım gücün kullanılırsa, petrokimya arzında meydana gelecek bu artışın oluşturacağı fiyat düşüş baskısının daha da hızlandıracağı ve spekülatif fiyatları çıktığı hızla daha düşük seviyelere çekebilecek dengenin yaratılabileceğinin öngörüldüğü bildirildi.
1-Bu sebeple süreci hızlandırmak için üreticilerin stokları el verdiği sürece hammadde alımını durdurması ve minimum stokla çalışması gerektiği belirildi.
2-Mümkün olan tüm ürünlerde, petrokimya tesislerinden orijinal hammadde alınmaması ve geri dönüşümden üretilmiş hammaddelerin kullanılmasının önem taşıdığı bildirildi.
Kaynak: Gümrük TV