İTO Başkanı: “Hızlı Hareketle Dünyanın A Planı Haline Gelebiliriz”
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç; Türkiye’nin
dünya için tedarikte ‘B planı’ olarak tercih edildiğini belirterek, “Türkiye,
yakın bir gelecekte dünyanın A Planı haline de gelmeyi başaracaktır” dedi.
Türkiye’nin ABD ve Avrupa pazarına yönelik ihracatında gözlenen yüksek oranlı artışların global tedarik rotalarında tarihi bir dönüşüme işaret ettiğini vurgulayan Avdagiç, “Üretime ara vermeyen Türkiye, salgın döneminde dünyanın ‘B Planı’ oldu. Zor dönemde üretimiyle dünyanın nefes almasına katkı sağladı” diye konuştu.
Mevcut konjonktürün küresel tedarik zincirinde güçlü bir hub olmaya odaklanmada, Türkiye’nin tarihi bir fırsatın kapısını araladığını belirten Avdagiç, “Bu fırsatı değerlendirmek için olabildiğince hızlı harekete geçmek zorundayız. Zira fırsatlar karınca hızıyla gelir, şimşek hızıyla gider” dedi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Oda’nın kasım ayı olağan Meclis Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, pandemi sonrasında dünya tedarik zincirinde yaşanan dönüşüme dikkat çekti ve bu durumun Türkiye için açtığı fırsat penceresini değerlendirdi. Salgın sonrasında bütün ekonomilerin zorlu bir sınava girdiğini belirten Başkan Avdagiç, şöyle devam etti: “Covid-19 kaynaklı kapanmaların ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla emtia fiyatlarında yükseliş başlamıştı. Sonra buna navlun krizi eşlik etti, şimdi de enerji krizi eklendi. Bir başka ifadeyle Covid-19’un birincil yıkıcı etkilerinden kurtulan küresel ekonomi, şimdi de emtia-navlun-enerjiden oluşan üçlü kıskaç arasında sıkışmış durumda. Bütün ülke ekonomileri bu kıskaçta büyük bir sınav veriyor. Ve bu sınav, Batılı ekonomilerin tedarik zincirlerinde de önemli bir sorgulamayı gündeme getirmiş durumda.”
Tedarikte büyük sorgu
Üstelik ne uzmanların, ne de iş dünyasının bu üçlü ‘navlun-emtia ve enerji’ kıskacının ne kadar süreyle etkili olacağını kestiremediğine dikkat çeken Avdagiç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ama çok açık olan bir gerçek var: Birçok Avrupalı ve Amerikalı şirket, Çin’de üretim ya da Çin’den tedarik seçeneğini bugün ciddi ve en önemlisi kalıcı olarak sorguluyor. Çünkü ekonomi uzmanları, emtia, navlun ve enerji krizinin yol açtığı maliyet artışları karşısında Batılı ülkelerin, Çin’le yaptıkları tedarik stratejilerini gözden geçirmek zorunda olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin son dönemde ABD ve Avrupa pazarına yönelik ihracatında gözlenen yüksek oranlı artışlar, aslında tedarik rotalarında tarihi bir dönüşümün yaşandığına da işaret ediyor. Bu gelişme, Cumhuriyet tarihinde Türkiye’nin dünya ihracatından aldığı payı ilk defa yüzde 1’in üzerine taşıdı. Biz şunu görüyoruz ki, üretime ara vermeyen Türkiye, salgın döneminde dünyanın ‘B Planı’ oldu. Zor dönemde üretimiyle dünyanın nefes almasına katkı sağladı.”
Hızlı hareket şart
Başkan Avdagiç, “Tedarik zincirlerinin hasar gördüğü süreçte, dünya tedarik zincirinin en sağlam halkalarından biri olduğumuzu gösterdik. İnanıyoruz ki, korona sınavını başarıyla veren Türkiye, yakın bir gelecekte dünyanın A Planı haline de gelmeyi başaracaktır” ifadesini kullandı.
Türkiye ekonomisinin yüksek enflasyon, yüksek işsizlik ve yüksek cari açıkla mücadele reçetesinde tek ilacın üretim olduğunu vurgulayan Avdagiç, küresel durumun gelecek dönemde gerek üretim ve gerekse lojistikte, eşi benzeri görülmemiş fırsatları Türkiye’ye sunacağını belirterek, “Ancak bunun tek bir şartı var: Hükümet ve özel sektör olarak, bu fırsatı değerlendirmek için olabildiğince hızlı harekete geçmek zorundayız. Zira fırsatlar karınca hızıyla gelir, şimşek hızıyla gider. Bin bir uğraş ile önümüze gelen fırsatı değerlendiremezsek, elimizden uçup gittiğini görme talihsizliğini yaşayabiliriz” diye konuştu.
Atılacak adımlar
Uluslararası sermayeyi çekecek ortamı hazırlamanın ve yatırım ortamını iyileştirecek adımları hızlandırmanın önemine vurgu yapan Avdagiç, Türkiye ekonomisinin, sürdürülebilir büyüme patikasında yol almasını önemsediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: “Rekabetin gücü, sürdürülebilirliği ile sınırlıdır. Bu bakımdan Türkiye ekonomisinin, sürdürülebilir büyüme patikasında yol almasını önemsiyoruz. Bu çerçevede ekonomimizin bir yandan mevcut büyüme potansiyelinin artırılması, bir yandan da makul bir oranda büyümenin sürdürülebilirliğinin sağlanması, iş dünyamızın temel beklentisidir.”
Hükümetin ve özel sektörün dinamizmi, kararlılığı ve odaklanması ile Türkiye’nin dünya değer zincirinin güçlü bir parçası olacağına inandığını belirten Başkan Avdagiç, “Yine inanıyoruz ki, mevcut konjonktür, küresel tedarik zincirinde güçlü bir hub olmaya odaklanmada, Türkiye’ye her zamankinden daha güçlü tarihi bir fırsatın kapılarını aralayacaktır” ifadesini kullandı.
“Peki ne yapmalıyız?” diye soran Avdagiç, yapılacakları da şöyle özetledi: “Bize düşen, bir an önce yapısal reformları da tamamlayarak, makro dengeleri tesis ve tahkim etmektir. Uluslararası sermayeyi çekecek ortamı hazırlamak, yatırım ortamını iyileştirecek adımları hızlandırmaktır. Daha da önemlisi, ihtiyaç duyulan alanlarda gerekli yatırımları selektif olarak etkili şekilde teşvik etmektir.”
Türkiye’nin güçlenen yanları
Başkan Şekib Avdagiç, Türkiye’nin global tedarikte konumunu güçlendiren gelişmeleri de şöyle özetledi:
Denizde artan kapasite: Türk yatırımcılar, yılın ilk yarısında satın aldıkları büyük tonajlı yeni gemiler sayesinde ilave olarak 1 milyon DWT [Deadweight ton] kapasite oluşturdu. Türk armatörleri ve sanayi grupları, yine bu dönemde 100’e yakın gemi siparişi verdi. Bunlar geleceğe ilişkin umudun somut göstergeleridir. Ayrıca bu yılın başında 29 milyon DWT olan Türk sahipli gemi tonajı yüzde 10’a yakın artarak 32 milyon DWT’ye ulaştı. Küreselde kapasite artışının yüzde 3’ler düzeyinde bulunduğu dikkate alındığında, Türk deniz ticaret filosundaki yüksek büyümenin boyutu açık biçimde görülüyor. Böylece denizyolu taşımacılığındaki payımızın yüzde 40 oranda artması ayrı bir övünç kaynağıdır.
Hava kargo ile hızlanan ihracat: Hava taşımacılığında Türkiye’nin ortaya koyduğu başarı, çok önemli. Özellikle İstanbul Havalimanı’nın açılmasıyla birlikte ciddi bir kapasite büyümesi var. Ayrıca THY Kargo, pandemide hava kargodaki payını önemli ölçüde artırdı ve pazardan aldığı payı yüzde 5’e çıkardı.
Temiz enerjinin yükselişi: Türkiye olarak özellikle güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarında eşsiz zenginliğe sahip olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim. Memnuniyetle gözlemekteyiz ki, Türkiye son yıllarda yenilebilir kaynaklardan enerji üretimini hızla artıran ülkeler arasında yer alıyor. 2021 yılında yüzde 35 civarında olması beklenen yenilenebilir kaynaklardan enerji üretiminin payının, 2022’de daha da artarak, yüzde 40’a çıkartılması öngörülüyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın raporuna göre, Türkiye’deki yenilenebilir enerji kurulu gücü 2025’te, geçen yıl sonuna göre yaklaşık yüzde 50 artışla 66.8 gigavata yükselecek. Böylece Türkiye, bu büyümeyle Avrupa’da yenilenebilir enerji kapasitesini en fazla artıran 5’inci, dünyada ise 12’nci ülke olacak.
Kaynak: Gümrük TV