Gümrük Kıymetinin Tespiti İşlemleri Genelgesi Yayımlandı
Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü, “Gümrük
Kıymetinin Tespiti İşlemleri” Genelgesini yayımladı.
2021/27 sayılı Genelgede, ithal eşyasının gümrük kıymetinin tespiti ile ilgili olarak yargı mercileri nezdinde Gümrükler Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davaların daha etkin bir biçimde savunulabilmesini teminen, aşağıda yer alan açıklamaların yapılmasının gerek görüldüğü belirtildi.
"Gümrük kıymeti" ile ilgili mevzuat ve uluslararası düzenlemeler:
“1. "Gümrük Kıymeti" ile ilgili temel uluslararası metin, Türkiye’nin de taraf olduğu, "1994 Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma" (DTÖ Kıymet Anlaşması)dır.
Ayrıca, söz konusu Anlaşmanın uygulanması ile ilgili olarak, yol gösterici mahiyette, Dünya Ticaret Örgütü Gümrük Kıymeti Komitesi ile Dünya Gümrük Örgütü Gümrük Kıymeti Teknik Komitesinin çeşitli enstrümanları (Karar, Tavsiye, Açıklama...) bulunmaktadır.
4458 sayılı Gümrük Kanunu`nun kıymet ile ilgili hükümleri, yukarıda belirtilen DTÖ Kıymet Anlaşması hükümleri ile uyumlu bulunmaktadır.
Gümrük İdaresinin Araştırma Hakkı:
2. Gümrük Kanununun 65/1 maddesi gereğince; gümrük idareleri, beyanın doğruluğunu araştırmak üzere, beyanname ile ilgili ve beyannameye ekli belgeleri kontrol edebilir ve beyannamenin içerdiği bilgilerin doğruluğunu araştırmak amacı ile beyan sahibinden diğer belgeleri de vermesini isteyebilir.
DTÖ Kıymet Anlaşmasının 17 nci maddesi de, mezkur anlaşmada yer alan hiçbir hükmün, gümrük idaresinin gümrük kıymetinin belirlenmesi ile ilgili olarak ibraz edilen tutanak, belge veya beyannamenin gerçeklik veya doğruluğunu araştırma hakkını sınırlamayacağı veya bu hakkı tartışma konusu haline getirecek şekilde yorumlanamayacağını hüküm altına almıştır.
Bu çerçevede, gümrük idaresinin, beyan edilen kıymetin gerçeklik ve doğruluğunu teyit etmek üzere araştırma yapma hakkı olduğundan yükümlüsünden ilave bilgi ve belge talep edebileceği açıktır.
Nitekim Danıştay kararlarında da, gümrük idaresinin, beyanın doğruluğunu tespit amacıyla, her zaman, her türlü bilgi ve belgeyi inceleyerek değerlendirme hak ve yetkisine sahip bulunduğu belirtilmektedir. (örneğin, Danıştay 7. Daire 2003/2753 E., 2004/2350 K.; 2004/248 E., 2005/909 K.; 2005/1351 E., 2006/3474 K.; 2005/3460 E., 2007/2521 K.; 2006/567 E., 2007/811 K.) Söz konusu araştırmanın nasıl yapılacağı ise 2012/29 sayılı Genelge ile açıklanmıştır.
Satış Bedeli Yönteminin Terkedilmesi:
3. Dünya Ticaret Örgütü Gümrük Kıymeti Komitesi’nin 6.1 sayılı “Gümrük İdarelerinin Beyan Edilen Kıymetin Doğruluğundan veya Gerçekliğinden Şüphelenmesini Gerektirecek Nedenler Olduğu Durumlarla İlgili Karar”ında özetle, gümrük idaresinin beyan edilen gümrük kıymetinin doğruluğundan veya gerçekliğinden şüphelenmesi durumunda, ithalatçıdan belgeler veya başka kanıtlar da dahil olmak üzere daha fazla açıklama sunmasını isteyebileceği, alınan karşılığa göre gümrük idaresinin beyan edilen kıymetin doğruluğundan veya gerçekliğinden makul olarak şüphelenmeyi sürdürdüğü takdirde, ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin satış bedeline göre tespit edilemediğini mütalaa edilebileceği, Gümrük idaresi nihai karar vermeden önce, sunulan bilgi veya belgelerin doğruluğundan veya gerçekliğinden şüphelenme gerekçelerini, ithalatçıya bildireceği ve ithalatçıya cevap vermesi için makul bir fırsat tanıyacağı belirtilmektedir. Söz konusu Kararın örneği “DTÖ Gümrük Kıymeti Komitesi’nin 6.1 sayılı Kararı”nda yer almaktadır.
Ayrıca anılan Kararın uygulanmasına ilişkin Dünya Gümrük Örgütü Gümrük Kıymeti Teknik Komitesinin 13.1 ve 13.2 sayılı iki adet “Örnek Olay”ı “DGÖ GKTK”de yer almaktadır.
Buna paralel olarak, Gümrük Yönetmeliğinin “Gümrük kıymetinin tespiti” başlıklı 44 üncü maddesinin 5 inci fıkrasında “Beyan edilen gümrük kıymetinin gerçekliği veya doğruluğu konusunda şüpheye düşülmesi halinde, gümrük idarelerince yükümlülerden ilave bilgi ve belge talep edilmesi de dahil olmak üzere, konunun incelenmesi ve araştırılması neticesinde şüpheye sebebiyet veren hususlarda gümrük idaresinin makul şüpheleri giderilmediği takdirde eşyanın gümrük kıymeti satış bedeli yöntemine göre tespit edilemez. Bu durumda gümrük kıymeti birinci fıkrada belirtilen usul çerçevesinde diğer yöntemlere göre belirlenir.” denilmektedir.
Bu itibarla, beyan edilen gümrük kıymetinin gerçeklik veya doğruluğu konusunda şüpheye düşülmesi durumunda, 2012/29 sayılı Genelgemizde belirtilen usuller çerçevesinde yükümlüden ilave bilgi ve belge istenilmesi, ardından anılan Genelgede belirtilen hususlar ve yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Söz konusu usullerin takip edilmesi, satış bedeli yönteminin terk edildiği hallerde bunun gerekçelerinin açıkça ortaya konulması, gümrük idaresinin şüphelerinin sürmesinin gerekçelerinin izah edilmesi, yargı mercileri nezdinde davaların kazanılması açısından büyük önem arz etmektedir.
Nitekim Danıştay 7. Dairesinin 2005/4295 E., 2006/2881 K. numaralı kararında; ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle, satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde de sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerektiği, diğer bir anlatımla, eşyanın gümrük kıymeti bir üst yönteme göre belirlenmeden veya belirlenmemesinin nedenleri ortaya konulmadan bir sonraki yönteme geçilemeyeceği belirtilmektedir.
Diğer taraftan; satış bedelinin belgelerinde düşük gösterilmesi, gerçek satış bedelinin ihracatçıya açıktan ödenmesi (Danıştay 7. Daire 2003/2753 E., 2004/2350 K.; 2004/248 E., 2005/909 K.) veya gümrük idaresine sahte fatura ibraz edilmesi (Danıştay 7. Daire 1999/1606 E., 2000/1966 K.) ya da ihracatçı olarak gösterilen firmanın gerçekte var olmaması (Danıştay 7. Daire 2005/1351 E., 2006/3474 K.) gibi durumlar ile çifte fatura düzenlendiğinin tespit edilmesi gibi durumlarda gümrük kıymetinin bu tespitler doğrultusunda belirleneceği tabiidir.
Kıymet düşüklüğünün izah edilememesi
4. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde Gümrük Yönetmeliğinin 44/5 maddesinin uygulanmasında, yükümlü tarafından yapılan açıklamaların ticari teamüller çerçevesinde değerlendirilmesi önem arz edecektir.
Örneğin ilişkili taraflar arasında yapılan bir ticari işlemde, nihai ürünün kıymetinin hammadde kıymetinin altında olduğu bir olayla ilgili olarak Danıştay 7. Dairesinin 2001/4839 E., 2005/495 K. Nolu kararında, “Olayda, alıcı ve satıcı arasında münasebet bulunduğu ve ithale konu mamul eşyaların, davacı Şirket (alıcı) tarafından ihraç edilen kot kumaşlardan üretildiği halde, mamul eşyaların birim kıymetinin, kumaşın birim kıymetinden düşük olduğu hususları tartışmasızdır. Öte yandan, davalı idarece, satıcı firmanın Türkiye`de bir başka firmaya satışının bulunmadığı ileri sürülmüş olup, aksi davacı tarafından iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durum karşısında, satış bedeli yöntemine ve bu yöntemi izleyen aynı ve benzer eşyanın satış bedeli yöntemleri ile indirgeme yöntemine göre eşyanın gümrük vergisine esas kıymetinin saptanmasına olanak bulunmadığı sonucuna varılmakla, hesaplanmış kıymet yöntemine geçilmesinde, yukarıda anılan Anlaşma ve Yönetmelik hükümlerine aykırılıktan söz edilemeyeceğinden, dava konusu işlemin iptali yolunda yazılı gerekçe ile verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.” denilmiştir.
Keza, yükleme belgelerindeki kıymete göre düşük kıymet beyanında bulunulduğunun anlaşıldığı bir olayla ilgili olarak Danıştay 7. Dairesinin 2005/3460 E., 2007/2521 K. nolu kararında “Olayda; özet beyan eki yükleme listesinde gösterilen kıymetine nazaran eşyanın kıymetinin noksan beyan edildiği hususu tartışmasızdır. Her ne kadar, başka verilerle doğrulanmadığı sürece yalnızca anılan listede gösterilen kıymetin eşyanın gerçek kıymeti olarak alınması olanaklı değil ise de; Dairemizin E:2005/3461 ve 3462 sayılarında kayıtlı dosyalardaki bilgi ve belgelerden, aynı ihracatçı tarafından düzenlenen ve yükleme listeleri ile birlikte özet beyan ekinde bulunan faturalarda gösterilen kıymetlerin, anılan listelerde gösterilen kıymetlerle aynı olduğunun anlaşılması karşısında, gümrüğe ibraz edilen faturada gösterilen kıymetin gerçek satış bedeli olmadığı, gerçek satış bedelinin, özet beyan eki yükleme listesinde gösterilen kıymet olduğu sonucuna varılmaktadır.” denilmiştir.
Yurt dışına fazladan yapılan para transferinin tespiti ile ilgili Danıştay 7. Dairesinin 2006/567 E., 2007/811 K. Nolu kararında, “Olayda, ithali gerçekleştirilen eşyanın beyan edilen kıymetinin dışında, ihracatçı Şirkete para transferi yapıldığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaması yanında; davacı Şirketin sahiplerinden, ``... ...``ın, aynı zamanda, Mısır`da yerleşik olan ihracatçı ``...`` Firmasının da sahibi olması; ilgili yıllarda, Yurt içinde satışı yapılan emtia miktarının, ithali gerçekleştirilen ve Yurt içinde alımı yapılan emtia miktarlarının toplamından fazla olmasına rağmen, fazla emtianın Yurt içinde satın alındığının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca düzenlenmiş belgelerle kanıtlanamaması karşısında, tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.” denilmektedir.
Kıymet Tespitinde Kullanılan Yöntemin Belirtilmesi:
5. Yapılan savunmalarda, ithal eşyasının gümrük kıymetinin hangi yönteme göre belirlendiği ve varsa daha önceki yöntemlere göre kıymet tespitinin neden yapılamadığının açıklanması, yasal dayanak olarak da bu yönteme ilişkin hükümlerin gösterilmesi gerekmektedir.
Örneğin, benzer eşya yöntemine göre bir kıymet tespit edilmişse, öncelikle satış bedeli yönteminin neden uygulanamadığı açıklanmalı, yapılan araştırmadan bahisle bu eşyaya ilişkin bir "aynı eşya" kıymetinin de bulunamadığı belirtilerek ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülen işlem izah edilmelidir.
Nitekim, satış sözleşmesi ibraz edilmemesinin, tek başına, satış bedeli yönteminin terkini gerektirmemesi ile ilgili olarak Danıştay 7. Dairesinin 2002/4120 E., 2005/195 K. nolu kararında “Olayda; davalı gümrük idaresince, beyan edilen kıymetin gerçek satış bedeli olup olmadığının saptanması amacıyla kıymet araştırmasına gidilerek, davacıdan satış sözleşmesinin ibrazının istemesinde yukarıda anılan hükümlere aykırılık söz konusu değilse de; faturada yazılı bilgilere dayanılarak da kıymet araştırmasına gidilebileceği açık olup, yalnızca satış sözleşmesinin ibraz edilmemiş olması satış bedeli yöntemi atlanarak ikinci yönteme geçilmesi için tek başına yeterli bir neden olarak görülmemiştir.” ifadesine yer verilmektedir.
Eşyanın "aynı" veya "benzer" eşya olduğunun ortaya konulması:
6. Aynı eşyanın satış bedeli veya benzer eşyanın satış bedeli yöntemlerine göre yapılan işlemlerde dikkat edilecek bir diğer husus da, eşyaların bu özelliklerinin açıkça ortaya konulmasıdır.
Örneğin, aynı eşyanın satış bedeli yöntemine göre yapılan bir kıymet tespitinde, ithal eşyası ile emsal alınan "aynı eşya"nın aynı olduğu hususu, Gümrük Yönetmeliğinin 43/1-b ve diğer ilgili bentlerindeki hükümlere dayanılarak açıklanmalı, fiziksel özellik, kalite ve tanındığı özellikler ile üretildiği ülke gibi yönlerden de aynı olduğu gösterilmelidir.
Bu çerçevede, emsal alınan eşya Gümrük Yönetmeliğindeki tanımlara uygun olmalıdır.
Konu ile ilgili olarak Danıştay 7. Dairesinin 2005/4295 E., 2006/2881 K. nolu kararında “… davalı idarece, her ne kadar, kıymeti ek tahakkuka esas alınan eşyanın aynı eşya olduğu ileri sürülmüş ise de; yukarıda sözü edilen düzenlemeler ile tespitlere göre benzer eşya olduğu anlaşıldığından, aynı eşyanın satış bedeli yöntemi uygulanmaksızın veya bu yöntemin uygulanmaması nedenleri ortaya konulmaksızın, benzer eşyanın satış bedeli yöntemine geçilerek kıymet belirlenmesi suretiyle ek tahakkuk yapılmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.” denilmektedir.”
Genelge ’de son olarak 9.12.2002 tarihli 2002/38 sayılı Genelge’nin yürürlükten kaldırıldığı bildirildi.
İlgili Genelge için tıklayınız.
İlgili “DTÖ Gümrük Kıymeti Komitesi’nin 6.1 sayılı Kararı” için tıklayınız.
İlgili “DGÖ GKTK Örnek Olaylar” için tıklayınız.
Kaynak: Gümrük TV