Gümrük Müşavirlerinin Sorumlulukları Kendilerine ve Firmalarına Kesilen Cezalar
Yazıda, Risk Yönetimi, Tasfiye ve Döner Sermaye Genel Müdürlüğü'nün 21.05.2020 tarih, 54492374 sayılı yazısına atıfla, yükümlüsünce beyan edilen vergi ve belgelerle sistem tarafından hesaplanan vergiler ve istenen belgeler arasında farklılık bulunan, bundan dolayı bir gelir eksikliği tespit edilen beyannameler ile ilgili işlem yapılması talimatlandırılarak beyanda kullanılan bilgilerin yanlış olduğunun bilindiği veya mesleği icabı ve mutat olarak bilinmesi gerektiği durumların tespiti neticesinde iştirakin varlığı ortaya konularak Gümrük Müşavirleri için de ceza uygulanması gerektiğinin belirtildiği anımsatıldı.Gümrük Müşavir Derneklerinin 28.07.2020 tarihli ortak yazısında ise Gümrük Müşavirlerinin sorumlulukları özetlenerek buna ilişkin örnek ceza kararlarının gönderildiği aktarıldı.
Risk Yönetimi, Tasfiye ve Döner Sermaye Genel Müdürlüğü’nün 10.12.2020 tarihli yazısında konu ile ilgili değerlendirmede Bakanlıklarınca yapılacak bir işlem bulunmadığının belirtildiği hatırlatıldı.
Yazının devamında gümrük müşavirlerine ve firmalarına kesilen cezalarla ilgili görüşler aktarıldı:
“Bilindiği üzere son yıllarda A. TR eşliğinde AB üyesi ülkelerden gelerek ithal edilen- bazı ürünlerin ithalatında ek mali yükümlülük tahsili gerektiren (Amerikan Menşeli vb. ülkelerde olduğu gibi) işlemler örneklenerek 201 8 yılından beri geriye dönük belgeler taranarak gümrük idarelerince ceza öngörülen binlerce ihtilaflı dosya konusu işleme konularak hem Gümrük Müşavirine hem de Firmasına ayrı ayrı tebligatlar yapılmaya başlanılmıştır.
Daha önce 5326 Sayılı Kabahatler Kanununda gümrük idaresi iştirak hükümleri doğrultusunda uyguladığı cezalar konusu Risk Yönetimi, Tasfiye ve Döner Sermaye Genel Müdürlüğü'ne iletilnıiş sorunlara çözüm aranmıştı. Ancak henüz bir çözüm üretilememiştir. Makama gümrük idaresinin Gümrük Müşavirine, bağlı olduğu Tüzel Kişiliğine hem de adına işlem yaptığı firmasına 5326 Sayılı Yasanın 14. Maddesi iştirak hükümleri çalıştırılarak uyguladığı cezalarda isabetsizlikler bulunduğu uygulamanın hakkaniyetle yapılmasının gerektiği tabir-i caizse bir koyundan iki post çıkamayacağı ifade edilmeye çalışılmıştı.
Ceza tahakkuklarının yapıldığı konu hakkında mağduriyet göz önüne alındığında yapılan işlemlerin doğruluğu sorgulanmaya başlanılmış, itirazlarla ya da mahkemelerde hak arama durumuna gelinmiştir.
Malumları üzere; gümrük idarelerince Gümrük Kanunu hükümlerine göre verilen idari para cezaları Kabahatler Kanununun 3.üncü maddesi gereği bu Kanunun genel hükümlerine tabidir. Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 2013/38 sayılı Genelgenin 10.uncu maddesinde de belirtildiği üzere 5326 sayılı Kabahatler Kanunda, işlenen kabahat nedeniyle verilen idari para cezasıyla ilgili olarak müteselsil sorumluluk kabul edilmemiştir.
5326 sayılı Kanunun 7.inci maddesinde; "Kabahat, icrai ve ihmali davranışlarla işlenir”. Ay'ını kanunun 9.uncu maddesinde; "Kabahatler, kanunda açık hüküm bulunmayan durumlarda, hem kasten hem de taksirle işlenebilir." denmektedir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nda idari para cezası verilmesinde kasıt unsuru aranacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda Gümrük Kanununa göre verilen idari para cezalarına konu fiiller taksirle işlenen fiillerdir. Taksirle işlenen fiiller için Kabahatler Kanununun 14/3.üncü maddesinin çalıştırılabilmesi için bu fiil için gümrük idaresince aynı zamanda bir ceza davası açılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Şöyle ki; Kabahatler Kanunu'nun 14.üncü maddesi açık olup, bu madde hükmüne göre, kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde, bu kişilerin her biri hakkında fail olarak para cezası verilebilir. Ancak aynı Kanunun 14/3.üncü maddesinde, "kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı bir fiilin varlığı yeterlidir." Kabahatler Kanunda faillik ve iştirak haliyle ilgili özel bir düzenlenme bulunmadığından bu konuda 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Suça iştirak” başlıklı
37 ila 4 1 inci maddelerindeki hükümlere göre hareket edilmesi gerekir. TCK'nın 40.ıncı maddesine göre de suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı bir fiilin varlığı gerekir. Burada dikkat edilmesi ve gözden kaçırılmaması gereken en önemli husus gerek Kabahatler Kanununun 14/3 .üncü maddesi hükmüne, gerekse TCK'nın 401ncı madde hükmüne göre, ancak kasten işlenen kabahatler ve suçlar için iştirak hali söz konusudur.
Ceza hukukunda suça iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder (TCK m.37). Suça iştirak, bir kişi tarafından işlenebilecek bir suçun aralarında anlaşmak ve işbirliği yapmak suretiyle birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesidir. Ancak kasten işlenen suçlar iştirak halinde işlenebilir- taksirle işlenen suçlara iştirak mümkün değildir. Taksirli suçlarda herkes kendi kusuru oranında sorumludur.
Taksir, TCK'nın 22. maddesinde, ‘suçun kanunda öngörülen neticelerinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla' şeklinde tanımlanmıştır. Taksirde, hareket bilerek yapılmakta ve fakat netice istenmemektedir. Dolayısıyla, kastta netice de istendiği için, taksirle işlenen suçlara iştirak mümkün değildir.
Bu itibarla, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu 14'üncü maddesi ile 21.01.2014 tarihli ve 28889 sayılı R.G. Yayımlı Gümrük Genel Tebliğinin (Tahsilat İşlemleri) (Seri No:2) 6' ıncı maddesindeki hükümler doğrultusunda ve yukarıda izah etliğimiz açıklamalar ışığında, Gümrük idarelerinde yaşanan olay bazında söz konusu fillerin titizlikle değerlendirilme yapılması, yaşanabilecek mağduriyetlerin önüne geçebileceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 181/2 maddesi gereğince; beyan sahibi olarak esas yükümlünün sorumluluğu yanında, Gümrük Yönetmeliği'nin 1 86 ıncı maddesi gereğince görevli memurların beyanın kontrolü, gümrük vergileri ile gümrük idaresince tahakkuk gereken diğer vergileri tahakkuk ettirmek veya muaflık hükümlerini uygulamak, gümrük mevzuatı, dış ticaret mevzuatı ile diğer mevzuat hükümlerini yürütmekle görevli oldukları bilinmekledir,
Bu açıklamalar ışığında; haklarında ceza uygulananlarla ilgili olarak Kabahatler Kanunu iştirak hükümlerine göre düzenlenmiş idari para cezaları, Gümrük Kanunu. Danıştay ve Mahkeme Kararlarında tahakkuktan ve vergi oranlarından Gümrük İdaresinin sorumlu olduğu, Kanun ve mevzuatların uygulamasında eşitlik ilkesine göre. gelir eksikliğine sebep olan memur ve İdareye de iştirak hükmü gereği idari para cezası uygulanması gerekmez miydi? Bu hususu da takdirlerinize bırakıyoruz.
Gümrük İdaresinin Gümrük Kanunu ve Kabahatler Kanunu ile ilgili uyguladığı cezalara ilişkin üyelerimizin dava konusu yaptığı Vergi Mahkemeleri dahil, Bölge İdare Mahkemelerinde epeyce ihtilaf konusu, başvurularının bulunduğu malumlarıdır. Söz konusu davaların birçoğunda üyelerimiz lehine, idare aleyhine neticelenen davalar bulunmakta olup, konu hakkında yaşanan mağduriyet açıkça görülmektedir. Konuya ilişkin örnek olarak T.C. İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin 2012/12923 Esas No.lu 201 2/1 4770 Sayılı Kararını ekte bilgilerinize sunmak isteriz.”
İlgili İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin Kararı için tıklayınız.
İlgili yazı için tıklayınız.
Kaynak: Gümrük TV