Uluslararası Gümrük ve Ticaret Kongresi Sona Erdi
Kapanış oturumunun moderatörlüğünü aynı zamanda Kongrenin de Başkanı olan Prof. Dr. Ersan ÖZ yaparken, kapanış oturumu Cumhurbaşkanı Ekonomi Başdanışmanı, Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi, İstanbul Medipol Üniversitesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Hatice KARAHAN, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih SAVAŞAN, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat ERDAL ve Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım UYSAL’ın katılımıyla gerçekleştirildi.Oturumun açılışında konuşma yapan Ersan Öz, “Covid-19 süresince ve sonrasında dünya ticareti ve ekonomisinde bizi neler bekliyor?” sorusunu sorarak konuşmacılardan görüş ve değerlendirmelerini almak üzere öncelikle Prof. Dr. Hatice KARAHAN’a sözü bıraktı.
“Pandemiden kurtulmak için en kritik mesele aşılamayı sürdürmek”
Pandemi öncesi ve sonrası döneme ilişkin verileri ve değerlendirmelerini ileten Karahan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Bugün Uluslararası Gümrük ve Ticaret Kongresi'nin üçüncü günündeyiz. Kongre boyunca salgının patlak vermesiyle birlikte gerek dünya ticaretinde gerekse Türkiye'nin dış ticaretinde ne tür gelişmelerin yaşandığını çeşitli görüşler ışığında dinleme şansına sahip olduk. 2020 yılı global ticaretin sarsıldığı bir dönem oldu. Birçok katılımcının da değindiği üzere içinde bulunduğumuz 2021 yılı da küresel ticaret için çok kolay geçmiyor. Nitekim dünyanın pandemi öncesi ekonomik seviyelere dönmesi kuşkusuz biraz vakit alacak. Bununla birlikte gerek ekonomik gelişme, gerekse ticaret büyüme verileri kapsamında uluslararası kuruluşların işaret ettiği üzere bir toparlanma olduğunu hissetmek ve özellikle de yılın bitiminde artık bir baz etkisiyle de pozitif rakamlara şahit olacağımızı bilmek umut veriyor. Tam bu noktada daha sağlam bir gelecek için kongrenin genel temasını da özetleyecek şekilde pandemi ile birlikte belirginleşen ve daha da yükselen temalara önem vermek gerektiğini düşünüyorum. Bunlardan en öne çıkanı da elbette dijitalleşme. Aslına bakılacak olursa, pandemiden birkaç yıl öncesine dönüp baktığımızda dünya ekonomisinde ivmenin yavaşladığını tartışmaktaydık.
Bu kapsamda bakıldığında da verimlilik artışlarının artık devasa bir öneme kavuştuğunu anlamıştık. Zira pandemi öncesindeki yıllarda dünyanın ekonomik görünümünün arka planında verimlilik artışlarındaki zayıflama rol alır olmuştu ve dolayısıyla da gelişmiş ekonomilerin başı çektiği yeni bir arayış vardı. Bu arayış içinde sanayinin dijitalleşme tabanlı olarak yeni bir dönüşüme tabi tutulması aslında başlıca tartışmalardan, çözümlerden biri olmuştu. Yani demek istediğim şu ki, dijital dönüşüm farkındalığı giderek yükselen bir çözüm olarak dünyada yaygınlaşırken, pandeminin patlak vermesiyle birlikte bu ihtiyacın ne kadar kritik olduğunu belki vaktinden biraz da evvel bir şekilde yaşayarak idrak etmiş olduk. Dolayısıyla bu durum Türkiye için, önümüzdeki döneme dair bir fırsat olarak önümüze çıkıyor. Dijitalleşmenin yanı sıra örneğin elektronik ticaret ayağında da önemli fırsatları ve aslında tabii güçlü bir rekabeti de beraberinde getirdiğini burada belirtmek gerekir. Birinci tema dijitalleşme. Pandeminin getirdiği ve kongre oturumlarında da değinilen bir diğer yükselen temanın da tedarik zincirleri olduğu kanaatindeyim. Nitekim pandemi ile birlikte tedarik zincirlerindeki sorunlara ve risklere hep birlikte şahit olduk ve bu riskler de ülkeleri geleceğe dair sağlıklı adımlar atma konusunda tetiklemiş oldu. Ve son gelişmeler aslında gösteriyor ki önümüzdeki dönemde küresel tedarik zincirlerinde yeniden yapılanmalar yaşayacağız. Ve aslında bu da Türkiye özeline indirgeyecek olursak bölgesel anlamda bizim için bir avantaj haline dönüştürülebilir. Bu yönde bakanlıklarımızın, iş dünyamızın ve iş örgütlerimizin süregelen çalışmalarının çok değerli olacağı görüşündeyim.
Pandemiden yükselerek çıkan bir üçüncü konu da bölgesel ticaret işbirlikleri. Bu işbirliklerinin geleceğin ticaretinde kritik bir rol oynayacağı çok açık. Pandemi öncesinde de aslında hareketlenmenin yaşandığı bir alan bu ve pandemi etkileriyle birlikte daha da önem kazanacak. Ülkemiz açısından baktığımızda özellikle Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşmasının modernize edilmesi yönündeki gelişmeler de şüphesiz bu kapsamdaki önemini koruyacaktır. Son dönemde bu anlamda da daha pozitif bir süreç bulmak oldukça memnun ediyor ve ümit veriyor. Tabi oturumlarda tartışıldığı üzere pandeminin beraberinde getirdiği birçok farkındalık ve yükselen tema var. Ancak son bir tanesinden bahsetmek gerekirse o da kuşkusuz sürdürülebilirlik. Özellikle çevresel hassasiyetler göz önüne alındığında sürdürülebilirlik, devletlerin gerekli politikaları acilen geliştirmesi gereken bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye özelinde bakacak olursak da ticaret kapsamında üzerinde durulacak önemli konulardan birinin AB Yeşil Mutabakatı olduğunu, burada eklemek gerekir.
Elbette dünya ekonomisinin pandemiden büyük ölçüde kurtularak stabil bir seyre kavuşması için de en kritik mesele aşılanma olmayı sürdürecek. Aslında pandemi tüm dünyaya sağlığın ve sağlık hizmetlerinin, küresel kamusal mal olduğunu bir nevi ispatlamış oldu diye düşünüyorum. Çünkü sağlık güvenliğinin olmadığı bir dünyada sosyal ve ekonomik faaliyetler durma noktasına geldi, bunu hep birlikte yaşadık. Bir başka ifadeyle Covid-19 aslında sağlığın sınırları, okyanusları aşan uluslararası bir mesele olduğunu da açık bir şekilde gösterdi. Bu nedenle de etkili bir küresel sağlık sistemini kurmanın ve bu yönde sıkı bir uluslararası işbirliğine gitmenin bundan böyle dünya ekonomisinin kaçınılmaz bir önceliği olması gerektiği kanaatindeyim. Tabii bu noktada Türkiye özelinde sevindirici bir gelişme olarak aşılama sürecinin ciddi bir ivme kazanacağına dair haberler de morallerimizi oldukça yükseltiyor. Kısa bir süre içinde nüfusumuzun büyük bir bölümünün bu sürece dahil olmasıyla birlikte ekonomik faaliyetin daha da normalleşen bir seyre kavuşacağına inanıyorum.”
“Pandeminin İlk ayında 3 milyon karttan ilk defa online alışveriş yapıldı”
Karahan’ın ardından konuşma yapan Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan konuşmasında pandemi döneminde e-ticaret verilerine değindi:
“Bu kongrelerde oturumlarda birçok konu derinlemesine ele alınmış oluyor. Haliyle salgın döneminde yaşadığımız için bu 1. Uluslararası Gümrük ve Ticaret Kongresi'nin ana teması da salgın ve sonrası olarak belirlenmiş oldu. Kongrede salgınla ilgili sorunlar sıcak bir şekilde tartışılıyor. Salgınla ilgili tartışmaları da ikiye ayırmak gerekiyor. İlki sıcak sorunlar; içinde bulunduğumuz ve hemen, hızla çözmemiz gereken sorunlar. Ama bir de sadece ticarette, ekonomide değil, sosyal hayatta bireysel travmaların da oluşabileceği uzun dönem tedbirleri gerektiren ayrı bir alandan da bahsediyoruz. Dolayısıyla bugünü okurken sıcak sorunları çözmeye çalışırken, pandemi özellikle bireylerin verimliliğine ve iş tutuş biçimlerine, gerekse başka insanlarla sosyalleşme arzularına varıncaya kadar uzun dönemde bizim rutinimizi psikolojimizi, tutumlarımızı nasıl etkileyecek bilmiyoruz.
Herkesin çok yakından takip ettiği üzere internet tabanlı teknolojiler sadece eğitimde değil, iş yönetimi başta olmak üzere her alanda ve tabii ki ulusal ve uluslararası ticarette de yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Aslında bu trend var olan bir trenddi ama çok hızlandı. Pandeminin ilk ayında Türkiye'de gördüğüm bir raporda ilk defa online alışveriş yapmış 3 milyon karttan bahsediliyor. Tabii bu 3 milyon kart 3 milyon kişi anlamına gelmeyebilir ama kabaca 2 milyon kişi daha pandeminin ilk ayında online alışveriş ile tanışmış oldu. Dolayısıyla özellikle hizmet sektöründe aşina olunan bir dijitalleşme olayı aslında hızlıca sanayinin gündemine de girmiş oldu: Online toplantılar, uzaktan çalışma ve sanal fuarlar. Biz biliyoruz ki e-ticaret ve sanal etkileşim daha da artacak. Tabii e-ticaretin sadece ulusal anlamda değil, uluslararası anlamda da arttığını biliyoruz. Dolayısıyla e-ticaret 2020 itibariyle yüzde 20'den fazla 4'te 1’e yakın bir büyümeye şahit oldu. Bu yıl itibariyle küresel anlamda 6 trilyon dolara çıkacağı tahminleri var.”
“Önemli olan krizlerden öğrenerek çıkmak”
Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, Türkiye’nin ve dünyanın serbest piyasa ekonomisine geçişinden, bu süreçte yaşanılanlar ve ticarete etkilerinden bahsederek şu ifadelere yer verdi: “Zaman zaman serbest ticarete konu ülkeler başta olmak üzere bizim korumacılık dediğimiz aksiyonlara geçmiyor mu geçiyor. Bunun en canlı ve sık örneklerinin en liberal ekonomilerden birisi saydığımız Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasında görüyoruz. Bazen bazı sektörleri korumak amacıyla, bazen sosyal politikalarla bazen de siyasal amaçlarla bir gümrük savaşlarına girdiğimiz dönemler oluyor. Ancak bu ikili ilişkiler çerçevesinde Türkiye'nin duruşuna baktığımızda genellikle tercih olarak ikili ve çok taraflı anlaşmalara müdahil olmak, AB’ye giriş, DTÖ'ye ortaklık gibi kurumsal anlamda serbest ticaretin sağlamlaşması gibi adımlar olduğunu görüyoruz. Demek ki Türkiye ekonomisinin büyük bir kararlılık içerisinde bu serbest piyasa ekonomisi ve küreselleşmeye ayak uydurduğunu ve bu yolda ilerlediğini görüyoruz.
Covid-19 süreci bir kriz süreci. Kriz yılları elbette sadece Türkiye ekonomisini değil, dünya ekonomilerini etkileyen bir süreçtir. Kongremiz boyunca bunun etkileri tartışıldı. Covid dönemi ya da benzer küresel krizlerde genellikle hizmetler sektörü, mal sektörlerinden daha hızlı etkileniyor. Ama iyi tarafından bakarsak daha hızlı toparlanıyor.
İstatistiklerden Türkiye imalat sektöründe de dikkat çekici bir toparlanma olduğu görülüyor ki bu kriz döneminde de çabuk bir şekilde online ticarete geçildi sadece büyük şirketler değil, KOBİ'ler de artık dünya ticaretinin nasıl yapılacağını öğrendi. Bu süreçte tabi fiili ticaret kısıtlandı, gümrükler arası geçişler, ülkelere geçişler ve uçuşların azalması gibi şeyler de kısıtlandı. Ama lojistik dikkat edersek hiç durmadı yani tedarik zincirleri aksamalara rağmen, insan kaynaklarındaki aksamalara rağmen hiç durmadı ve üretim devam ederken de kamyonlarımız tırlarımız hem ülke içinde hem ülkeler arasında hatta denizaşırı ülkelerde seyahat etmeye devam etti. Elbette burada dış ticarette dijitalleşmenin e-ticaretin oldukça önemli bir payı var ve dikkat ettiğimiz sadece imalat sektörlerinde değil hizmet sektörlerinin de hızlı bir şekilde e-ticarete geçip küresel salgında zararını daha da minimize etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Canlı çiçeklerden tutun da gıda, yeme içme sektörlerine kadar, paket servislerine geçiş, online sitelere abone olmak suretiyle ürünlerini aktarma ve şehir dışında ulaştırma suretiyle bir dönüşüm ve toparlama süreci görüyoruz.
Tabi burada önemli olan krizlerden öğrenerek çıkmak. Önemli krizlerde herkes zarar görür. Bu kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor. Hele ki sağlıkla ilgili bu tür krizlerde insan kaynakları doğrudan etkilendiği için sektörün, üretimin ve hizmetlerin etkilenmemesi düşünülemez. Ancak Türkiye ekonomisinin de özellikle aşılanma sonrasında hızla toparlanması bekleniyor. Ve tabii ki bu birazda ticaret yaptığımız partnerler, Avrupa Birliği'ndeki ülkelerin toparlanması ile de doğrudan ilişkili. Çünkü ticaretimizin yüzde 50'sinden fazlasını Avrupa Birliği ülkeleri ile yapıyoruz.”
Son olarak Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal’ın da konuşmasını gerçekleştirmesinin ardından sözü alan Ersan Öz’ün, Kongre’ye katılan ve katkı sağlayan kurum ve kişilere teşekkürlerini iletmesiyle oturum ve Kongre sona erdi.
Kaynak: Gümrük TV