PAGEV Başkanı Eroğlu: “Tek Kullanımlık Plastik Ürünler Yaşamı Kolaylaştırıyor”
Tek kullanımlık plastik ürünlerin hijyenik, pratik ve
ekonomik olduğuna vurgu yapan PAGEV Başkanı Eroğlu, bilinçli tüketim modeliyle
yaşamı kolaylaştıran tek kullanımlık ürünlerin, tüketimden sonra geri
dönüştürülebileceğini söyledi.
PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Yüzde 100 geri dönüştürülebilir oldukları için fosil kaynaklardan yeniden üretim yapılmasının önüne geçen ve yeni karbon salınımını engelleyen tek kullanımlık ürünler, döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor. Pandemide daha fazla talep görmeye başlayan tek kullanımlık plastik ürünler, bulaş riskini azalttığı için sadece restoran, kafe ve evlerde değil aynı zamanda iş yerlerinde, fabrikalarda da kullanılıyor. Otomasyon sistemiyle, el değmeden üretilen ürünlerin, tüketici tarafından ambalajından ilk kez açılarak kullanılıyor olması pandemide hijyen adına güven veriyor. Pandemide talep artışı yaşayan ürünlerin kullanıldıktan sonra geri dönüştürülebilmesi önemli. 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun yüzde 54’ünün kentlerde yaşaması ve şehirleşme kültürüyle yeme-içme alışkanlıklarının değişmesi de tek kullanımlık ürünlere yönelimi arttırıyor. Paket servis ve hızlı yemek yeme alışkanlıkları da artışı tetikliyor.”
Türkiye’de plastik sektörünün istihdama, üretime ve ihracata katkı sunduğunu hatırlatan Eroğlu, bilinçli tüketici modelinin oluşmasının çevresel kirliliğin azaltılmasında önemli rol oynadığını vurguladı. Bilimsellikten uzak şekilde plastik sektörünü itham eden ve çevresel kirliliği sektöre fatura etmeye çalışanların, yanlış yaklaşımların içine düştüğüne dikkat çeken Eroğlu, “eğer niyet, çevresel kirliliği azaltmak ise bunun için hep birlikte doğaya saygılı üretim ve tüketim modelinin güçlenmesi için iş birliği yapalım. Çevreye duyarlı tüketici modelini bireylerimize anlatalım. Okullarda, iş yerlerinde hayatın her yerinde insanlarımıza sunacağımız eğitimlerle, farkındalık oluşturalım. Ama bunları yapmak yerine enerjisini plastik sektörünü karalamaya harcayanlar bir yere varamaz. Sektör olarak bizler, ürünlerimizi hayatı kolaylaştırmak için üretiyoruz; parka, bahçeye, denize atılması için değil! Eğer çevresel kirlilik varsa bunun sebebi sorumsuz tüketimdir ve çözüm için bu noktada ortak eğitim ve farkındalık çalışmaları yapmalıyız” dedi.
Çevresel kirliliğin azaltılmasında geri dönüşümün önemli rol oynadığını söyleyen Eroğlu, atıkların çevreye atılması yerine geri dönüşümle yeniden ekonomiye kazandırılması gerektiğini belirterek “Türkiye’de, 2022 Ocak ayı itibariyle devreye girmesi beklenen Depozito İade Sistemi, hem çevreye hem tüketiciye hem üreticiye olumlu katkı sağlayacak. Depozito İade Sistemi’nin devreye girmesiyle 20 milyar adet içecek ambalajı geri dönüştürülerek ekonomiye yıllık 1.4 milyar lira kazandırılacak. Yıllık 1 milyon ton ilave atık oluşumunun önüne geçilirken, 263 bin ton/yıl karbon emisyonunda azalma meydana gelecek. En önemlisi de tüketicilerin plastiğin çevreye atılamayacak kadar değerli bir girdi hammaddesi olduğunu anlayacak ve geri dönüşümün hızlanmasını” dedi.
“Çözüm yasaktan değil eğitimden geçiyor”
Bilinçli Tüketici Modeli oluşturulmadığı sürece tek kullanımlık plastik ürünlerin yerine geçecek alternatif ürünlerin de çevresel kirliliğe yol açmaya devam edeceğini savunan Eroğlu, açıklamasını şu şekilde sürdürdü: “Tek kullanımlık plastik ürünü çevreye atan bilinçsiz tüketici, tek kullanımlık kağıt veya cam ürünleri de etrafa atacaktır. Tek kullanımlık plastik ürünler yasaklansa dahi maalesef kutu kolalar, cam şişeler, kâğıt tabaklar yine çevreye atılacak. Tek kullanımlık plastik ürünler suyun üstünde yüzdüğü için en azından görülebiliyor, temizlenebiliyordu ancak metal kutu kola veya cam şişeler suyun dibine battığından denizlerimizdeki kirlilik daha vahim noktalara evrilecek. ‘Çevresel kirlilik devam edecek’ diyorum çünkü bilinçsiz tüketiciye bağlı davranış bozukluğu çözülmeden doğayı sürdürülebilir şekilde korumamız mümkün değil. AB’nin yürürlüğe koyduğu bazı tek kullanımlık ürün yasağında samimi davranmadığı, kendi içinde bile kafa karışıklığı yaşadığı ortada. Yasak kararının popülist çıkış olduğu şuradan belli; tek kullanımlık plastik pipet, çatal, kaşık bıçak ve tabak yasaklanırken, gıda kapları neden yasak kapsamında değil? Acaba Avrupa Birliği, çevreyi bahane ederek Türkiye ile rekabet edemediği ürünleri mi yasakladı? Türkiye’nin, yasaklanan ürünlerde büyük üretici ve Avrupa’ya ihracatçı konumda olduğunu göz önünde tuttuğumuzda; yasağın arkasındaki amacın gerçekte çevre olmadığı görülüyor.”
“AB kendi içinde çelişkiye düştü”
Tek kullanımlık plastik ürünlerin yasaklanmasının Avrupa ülkeleri içinde de tepkiye sebep olduğunu ve kaosa yol açtığını belirten Eroğlu, AB içindeki çatırdamaya dikkat çekerek yasağın uygulamasına yönelik ortak fikir olmadığının altını çizerek şöyle konuştu: “Bazı AB üyeleri yönetmeliğe uymayacağını açık açık deklare etti. Yasak kararını içeren yönetmelik, Avrupa Birliği Üyesi ülkeler arasında farklı uygulamalara sebep oldu. Bazı ülkeler, yasak kararına uyarken bazıları farklı yollar seçti. Fransa, paydaşlardan aldığı şikâyetlerin ardından yönetmelikle ilgili ulusal kanun koyucu nezdinde değişiklik taleplerini gündeme getirdi. İtalya ise AB’nin, biyoplastikleri yönetmelikteki yasaklar içine alma kararına uymayacağını açıkladı. İsveç’te de AB yönetmeliğine uyum için çıkarılan ulusal tasarı ile ilgili paydaşlardan o kadar çok tepki geldi ki gecikme kaçınılmaz oldu. AB üyesi Romanya ve Bulgaristan gibi birçok üye de yasağın uygulanmasını ön gören yönetmeliğin hayata geçirilmesiyle ilgili kayda değer adım atmadı.”
“Çevre bahanesiyle tüketiciye 10 kat pahalı ürün satılacak”
8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun sürdürülebilir ekonomik-sosyal yaşam analizi dikkate alınmadan yasak kararı alındığını ifade eden Eroğlu, “tek kullanımlık plastikleri yasaklayıp, insanları 10 kat daha pahalı ürünlere mahkûm etmek çevrecilik değil, duyarsızlık ve daha da ötesi haksızlıktır. Dünya nüfusunun önemli kısmı açlık sınırının altında yaşıyor ve geçim derdi çekiyor. Hedef, çevreyi korumak ise “bilinçli insan” modeline yönelik ayağı yeren basan çevre dostu projeler üretmeli ve toplumu eğitmeliyiz. İnsanları eğitmeden, çevresel kaygılara çözüm bulamayız. Dünyada 6., Avrupa’da ise 2.sırada yer alan Türk Plastik Sektörünün büyümesini sekteye uğratmak isteyen AB, üretimini yapmadığı tek kullanımlık plastik ürünleri yasaklarken, ürettiği diğer tek kullanımlık ürünleri yasak kapsamına almadı. Bu nokta bile Avrupa’nın çevre konusundaki samimiyetsizliğini ortaya koymaya yeterli değil mi? AB, bu karar ile çevresel sorunları çözmenin değil, popülizmin yanında yer aldığını gösterdi. Amaç çevreyi korumak ise neden sadece söz konusu tek kullanımlık plastik ürünler yasaklandı ve diğerlerine dokunulmadı? Örneğin yasaklanan plastik pipet yerine kâğıt pipet kullanımı üzerinde duralım. Kâğıt pipetin maliyeti, plastikten 8-10 kat daha pahalı. Ayrıca plastik pipeti etrafa atan ve kirlilik yaratan insanlar, eğitilmediği müddetçe kâğıt pipeti de etrafa atacak ve çevresel kirlilik sürecek. Kaldı ki; çevreyi kirletenler ağırlıklı olarak zengin millet ve toplumlardır. Çünkü aşırı ve bilinçsiz tüketim yapabilmek için varlıklı olmak gerekiyor. Öyle ki asgari ücretle geçinen dar gelirli kesim, tek kullanımlık ürünleri atmıyor bile ve yenisini para ödememek için defalarca kullanıyor. Dolayısıyla çevrenin korunması adına alındığı iddia edilen yasak kararı asla çözüm olamayacağı gibi vatandaşlara ekstra ekonomik maliyetler yükleyerek enflasyonist baskı oluşturacaktır” açıklamasında bulundu.
Kaynak: Gümrük TV