“Pandemiye Rağmen”
COVID-19 salgını nedeniyle tüm sektörler gibi lojistik sektörü de birtakım sıkıntılar yaşandı. Salgın sonrasında tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğinin önemi daha da ön plana çıktı.UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener pandeminin özellikle ilk döneminde yaşanan kaos ortamında tüm dünya ve bütün sektörler birtakım aksaklıklar yaşadığını ancak Türk lojistik sektörünün yaşanan ilk şokun ardından hızlı bir şekilde aksiyon alarak krizin etkilerini büyük ölçüde bertaraf etmeyi başardığını söyledi.
Sınırların kapanması nedeniyle Orta Doğu, Orta Asya ve Euro Bölgesi başta olmak üzere, ithalat ve ihraç yükü taşıyan araçlar kısıtlamalarla karşı karşıya kaldığını dile getiren Eldener, “Dünyada hayatın durma noktasına geldiği bir anda dahi, lojistik sektörü gösterdiği refleksle, krizlere karşı ne kadar dayanıklı olduğunu da gözler önüne serdi. Bunda sektör paydaşlarının teknolojik altyapılarını pandemi öncesinde de iyi bir şekilde dizayn etmesinin önemi büyüktü. Türkiye’yi küresel tedarik zincirinin üst sıralarına taşımak adına hem kamu hem de özel sektör olarak dijitalleşme çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.” dedi.
COVID-19 salgını ile birlikte dijitalleşmenin hayatımızın her alanında mecburi bir hal aldığını anlatan Eldener, pandemi sonrası dünyanın, bir nevi yeniden şekillendiğine dikkat çekti. Eldener “Dijital dönüşümün hayatımıza giderek daha fazla girdiği ‘Yeni Normal’de, ülkeler rekabet avantajı sağlayabilmek için bütün olanakları değerlendiriyor. Lojistik sektörü bağlamında düşündüğümüzde de kalıcı olmak isteyen firmaların hepsi dijitalleşmeye açık olmak zorundadır. Pandemi bizlere gösterdi ki, dünya üzerindeki iş yapış biçimleri de sürekli değişime uğrayabilmektedir. Klasik yöntemler, yerini yeni iş yapış modelleri ve inovatif çözümlere bırakıyor.” ifadelerini kullandı.
Küresel ve Türk lojistik sektörünün de olası yeni krizler karşısında bu kez daha hazırlıklı olduğunu vurgulayan Eldener, küresel rekabette Türkiye ekonomisinin son aylarda ihracatta yakaladığı artışın, yeni çözüm ve hizmetlerin somut bir örneği olarak görüldüğünü söyledi.
Eldener “Pandemi ile birlikte tedarik zinciri küresel anlamda tekrar tanımlanmaktadır. Pandemi yıllar önce başlayan bu değişimin hızlanmasını da sağlayacaktır şeklinde düşünüyoruz. Çünkü ülkeler kendilerine yakın ülkelerde ya da kendi sınırları içinde üretim modellerine daha fazla ağırlık verecektir. Bu durumun Türkiye için büyük bir avantaj olarak ortaya çıkması beklenmektedir.” dedi.
Haziran ayında ‘Yeni Normal’ düzene geçilmesiyle birlikte, Türkiye’de ticari faaliyetlerde aylar süren düşüş grafiği bir nebze olsa yükseliş gösterse de beklenen patlamanın 2020 Eylül ayında yaşandığını ifade eden Eldener, 2020 yılı Eylül ayında gerçekleştirilen ihracatın taşıma şekillerine bakıldığında en çok ihracat denizyolu ile (9milyar 547 milyon dolar) yapılıdığını, bu taşıma şeklini sırasıyla karayolu (5 milyar 51 milyon dolar) ve havayolunun (1 milyar 5 milyon dolar) izlediğini bildirdi.
Eldener sözlerini şöyle noktaladı; “Her şeye rağmen hem ülke hem de sektör olarak 2021 yılından çok daha fazla umutluyuz. 2020 yılında yaşanan kayıpların ve ekonomik daralmanın 2021 yılı ile birlikte normale döneceğini temenni ediyoruz. Mutlaka bazı zorluklar yaşanacaktır ancak bunları da sektör paydaşları birbirlerine destek olarak aşacaktır.”
Kaynak: Gümrük TV